POLNET İhraç Davaları

31.01.2018 Tarih ve 7068 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun Madde 8/6 başlığı altında meslekten çıkarma cezalarını gerektiren fiiller sıralanmıştır. Sıralanan bu fiiller içerisinde aa fıkrası gereği “Yetkili olmadığı halde hukuka aykırı olarak elektronik ortamda veya bilgisayar loglarında kişisel verilerle ilgili sorgulama yapmak, bu şekilde elde edilen bilgileri paylaşmak veya yayın yoluyla duyurmak, log kayıtlarını değiştirmek veya silmek” fiiline yer verilmiştir.

Günümüzde Emniyet Müdürlüklerince işbu madde uyarınca birçok kolluk personeli işbu iş ve eylemlerden ötürü ihraç edilerek bu kamu personelleri meslekten çıkarma cezasına çarptırılmıştır. Anılmakta olan kararlar açısından birçok kararda aynen, “…ayrıca fiilin işleniş biçimi ve kusurunun ağırlığı dikkate alındığında hakkında aynı kanunun 7/2nci maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir.” Kısmı yer almaktadır. Ancak belirtmekte fayda olacak ki idarenin kendisine kanuni dayanakla yetkilendirilen ödevini yerine getirmediğini işbu kararlar açıkça ortaya koymuştur.

Şöyle ki, böyle bir durumda öncelikle işbu kamu personelleri açısından yetkisi olmadan sorgulama yapıldığını bir an için kabul etsek dahi öncelikle kamu hukuku anlamında herhangi bir hizmetin gecikmesine veya durmasına sebep olup olmadığına bakmak gerekir. Kamunun veya başka kimselerin zarar görmediği ve herhangi bir kamu hizmeti aksamasının bulunmadığı hususlarının varlığı kabul edildiğinde bahsi geçen kamu personellerinin ihracına yönelik meslekten çıkarma cezası çok ağır bir karar olacaktır. Dolayısıyla bahsedilen hususlar değerlendirilmeden yapılan ve yeterli incelemenin yapılmadığı durumlarda tesis edilen kararlar yönünden işbu meslekten çıkarmaya yönelik idari eylemlerin iptali gerekmektedir. Buna kararlara karşılık süreç ivedilikle ve profesyonel bir şekilde yürütülmeli ve idari işlemin iptaline yönelik ilgili kamu personelince bir iptal davası açılmalıdır.

Gerçekleştiği varsayılan olaylar açısından bir kamu zararı olmamasına rağmen ilgili kamu personeline karşı alt ceza verilmediği durumlarda bu kararın iptali gerekmektedir. Tarafsız bir yargılama yapılması için ilgili kolluk personeli hakkında alt ceza yoluna gidilmesi gerekmektedir. Aksi bir uygulama, geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olup iyi derecede sicil notu alan personellerin bir kısmı için alt ceza uygulanırken bir kısmının ise alt ceza uygulanmaksızın daha ağır cezalarla karşı karşıya kalması sonucu doğurur. Dolayısıyla bu durum Anayasa’da ifade edilen eşitlik ilkesine uymaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.

7068 sayılı kanunun 6. Maddesi “Takdir hakkının kullanımı”nı açıklamış olup idarece bu madde hükümlerine riayet edilmediği durumlarda ilgili kararların iptali gerekmektedir. Adı anılan madde gereği,

MADDE 6

(1) Bu Kanun ile disiplin cezası vermeye yetkilendirilen disiplin amirleri veya kurulları, disiplin cezası uygulanması ile ilgili takdir haklarını ölçülü, adaletli ve hakkaniyetli bir şekilde kullanırlar.

(2) Takdir hakkı mutlaka gerekçeli olarak kullanılır.

(3) Takdir hakkı kullanılırken;

  1. a) Disiplinsizliğin işleniş biçimi,
  2. b) Disiplinsizliğin işlendiği zaman ve yer,
  3. c) Disiplinsizliğin hizmete olumsuz etkisinin ağırlığı,

ç) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı,

  1. d) Disiplinsizlik yapan personelin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı,
  2. e) Disiplinsizlik yapan personelin daha önceki disiplin durumu,
  3. f) Disiplinsizlik yapan personelin samimi ikrarı ve gösterdiği pişmanlık,

gözönüne alınır.

Hükümleri, adı anılan fiil suç niteliği taşıdığı takdirde dahi uygulanması gerekirken bahsi geçen kararlarda asla bu madde hükümlerinin anılmaması da yetkili idarenin fevri hareket ettiğini de gözler önüne koymaktadır. Her şeyden önce kolluk personelinin bu fiili işledikten sonra idareye karşı ne kadar samimi ikrarı bulunduğu da göz önüne alınmalıdır. Bu durumun göz ardı edildiği kararların idare mahkemesince iptali gerekmektedir.

Tüm bunlara ek olarak ilgili kamu personeline sorgulama işlemleriyle ilgili görevin gerektirdiği durumlar haricinde sorgulama yapmanın yasak olduğuna dair yazılı bir tebliğ yapılması şarttır. Bahsi geçen Polnet Bilgi Sistemleri veya GBT Projeleri gibi ekipmanlarla çalışan kamu personellerinin “Proje üzerinden sorgu yaparken amirinden izin almalı, işlem dışı habersiz sorgu yapılamaz” şeklinde bir tebliğ alıp almadığına bakılmalıdır.

Böyle bir durumda tebliğ yapılmayan bir konunun bilindiği varsayılarak eksik incelemeye dayalı tesis edilen meslekten çıkarma cezaları da hukuka aykırıdır. Zira, disiplin cezasının tesis edildiği madde hükmünde “hukuka aykırı olarak kişisel verilerle ilgili sorgulama yapmak” deyimi kullanılmış olup bu kelimeyi; kasıtlı olmadan bir anlık gafletle gayri ihtiyari sorgulama yapmış olan kişileri de kapsayacak şekilde yorumlayarak genişletmenin, suç ve cezanın yorumla genişletilemeyeceği genel kuralına aykırı olacağı da aşikardır.

Bunların yanında, atıf yapılan maddede yer alan “yetkili olmadığı halde hukuka aykırı olarak elektronik ortamda veya bilgisayar loglarında kişisel verilerle ilgili sorgulama yapmak, bu şekilde elde edilen bilgileri paylaşmak veya yayın yoluyla duyurmak, log kayıtlarını değiştirmek veya silmek” fiilinden dolayı kişisel verilerin korunmasına dair kanun kapsamında memura ceza verilebilmesi için, sorgulama yapılan bilgilerin herkes tarafından ulaşılamayacak nitelikte özel bilgiler olması gerekmektedir. Oysa ki kişinin isim ve soyismi ile yapılan sorgulama sonucu ortaya çıkan diğer kimlik bilgileri, dava esas ve karar numaraları, sorgulama dosyaları herkes tarafından ulaşılabilecek mahiyette bilgilerdir.

Bu haliyle buna benzer fiillerde suç unsuru oluşmamıştır. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda; “kişisel veri” kavramı 1995-46/c sayılı Avrupa Komisyonu direktifine paralel şekilde “kimliği belirli veya kimliği belirlenebilir gerçek kişilere ilişkin her türlü bilgi olarak tanımlanmıştır”. Kanunun gerekçesinde kişisel veri kavramının sadece ad-soyad, doğum yeri, doğum tarihi gibi kişilerin tanınmasına ve teşhisini sağlayan bilgilerden ibaret olmadığı ayrıca kişilerin fiziksel sosyal kültürel ekonomik psikolojik tüm bilgileri kapsadığı ifade edilmiştir.

Nitekim konuyla ilgili Yargıtay 12. ceza dairesi 2015/4349 e., 2016/5349 k. sayılı kararda; “verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçlarının konusunu oluşturan kişisel veri kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, herkes tarafından bilinmeyen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olmayan, kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerektiği” şeklinde hüküm kurularak, bu madde kapsamında ceza verilebilmesi için, söz konusu bilgilerin herkes tarafından ulaşılamayacak mahiyette olması şartı aranmıştır.

Danıştay tarafından yapılan inceleme sonucu ilgili kanun maddesi, yani Polnet, GBT gibi sorgulama programlarının kullanılması sebebiyle Emniyet personellerinin ihracına yönelik ilk kez bir emsal teşkil eden karar çıkmıştır. Karar içeriğine değinecek olursak “Bu durumda, dava dosyasında mevcut bilgi ve belgeler ile dava konusu işlemin dayanağı olan soruşturma raporunun birlikte değerlendirilmesinden; davacının fiilinin 7068 sayılı Kanun’un  8. maddesinin 6. fıkrasının (aa) bendi kapsamında olmadığı, davacının eylemine uyan ceza ile cezalandırılmadığı, fiil ile disiplin cezasının örtüşmediği, davacının fiili ile verilen ceza arasında orantılılık bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uyarlık görülmemiştir.” Şeklinde bir hukuki nitelendirmeyle beraber bir müvekkilin ve bu hususta zarar gören birçok Emniyet personelinin özlük hakları ve mesleki statüsü korunmuş oldu.

Böylesine önemli ve üzerine sonsuz uğraş verdiğimiz işbu karar kamu vicdanına uymakla beraber Türk hukukuna kazandırıldı.